16 Ocak 2013 Çarşamba

yalnızlığın çaresini bulmuşlar

İster inan ister inanma..
Nasıl tanıştığımızı hatırlamıyorum. Galiba o 'serüvenli' eve dönüş yolculuklarından birindeydi. Eve davet etmiştim. Kalmıştı. Onu hatırlıyorum.
Sabah uyandığımızda ben tutturmuştum: "Nerde benim anahtarlarım, nerede cüzdanım, vs.."
Çocukcağız kalktı aradı benle beraber bütün evi, arabasına baktı, bulamadık, gitti.
Bir-iki saat sonra ben onları tavaları koyduğum dolapta buldum. Saklamışım.
Aradı; söyledim, rahatladı...
Birkaç yıl önce, yine Marmaris'te, sevimli bulduğum, ama şu anda ismini bile hatırlamadığım, geniş dudaklı sarışın bir ingiliz vardı...
Biz yine bununla o 'serüven' yolculuğundayken, uyuyakalmışız iyi mi.. Sokakta.
Uyandım; esnaf kepenkleri kaldırıyor, günaydın.. Aaaa, çanta yok!
Eve yürüdüm, cebimde bozuk para lakin anahtar yok. Bakkala girdim, bir ekmek aldım.
Çaldım komşunun kapısını, çatıdaş, açtı, "Günaydın, ben bakkala ekmek almaya gitmiştim ama anahtarı unutmuşum, sizin çatıdan geçebilir miyim eve?"
Üzerimde mini elbise, makyaj, topuklu ayakkabılar...
"A, tabii kızım" der komşu, hop ben çatıya....
O gün bulundu çantam. Akşamında da o ingilizle biralamaya devam ettik...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder