29 Nisan 2012 Pazar

Söz uçar yazı kalır derler. Yalan. Yazı da uçar.
Ben küçüklüğümden beri yazar olacağımı zannederdim. Bunu büyüklere çaktırmamam hataydı tabii... Sonra kendi yolumu yaptım. Kendim öğrendim, kendim başvurdum, kendim oldum....
Şimdi 20 yıl öncesine gitmek istiyorum bazen. Geri çevirmek için değil. Tavsiyelerini almak için. Ve belki 'back up' yapmak için... 
Yüzmek için de aynı şeyi söylerler. Unutmazsın. Evet, yüzmeyi unutmazsın. Yüzüyorum.

27 Nisan 2012 Cuma

Converse and diverse

Perihan Mağden'in bir yazısı vardı; sabah gözünde makyajla uyanan, yanındakini tanımayan kadınları seviyorum diyen... Ben o kadınlardandım. Şimdi tek kişilik yatakta yatıyorum. Yanıma kimseyi almamaya gayret ediyorum. Gelirse de hoop diye yataktan şutluyorum. Ama fasilitelerinden faydalanıyorum...
En yakın arkadaşım uzun süreli nişanlısından yeni ayrıldı. Sebebi yok. Bir diğer arkadaşım uzun süreli birlikteliğini kısa süreye indirmeye karar verdi. Sebebi: yok. Ötekisi bana her şeyini anlattı, sonra "Senin kokuna alıştım ben" diyerek gitti. Sebep?
Evli bir adama aşık olup virginity kartını kullanan bir başka arkadaşım, bana en güzel dersi verdi: Manzara ne kadar güzel olursa olsun, ve yanında kim, kırmızı elbisen, siyah ayakkabıların... Eve gitmek lazım.

3 Nisan 2012 Salı

yatağın soğuk tarafı

Neresi o? Sol, sağ? Üst, alt?
"Sağ yanımı boş bıraktım"lara n'oldu?
Hepimiz eridik di mi.. Popüler kültür, eğitim karmaşası, siyaset, aşk, meşk...
Şimdi ne yapacağız? İşimizi mi? İşimiz biz mi?
İlişkimizi mi? İlişkimiz biz mi?
Amaaaaan, biz nerde yanlış yaptık, demeyeceğiz.
Gözlere bak. Gözlerine. Nasıl yatağın sıcak tarafında buluyorsan; işte o gözlere...
Onlar ileri sinyali veriyor. Kırmızı. Mavi. Sarı. Yeşil.
Beyaz, bazen bembeyaz...
Yürü.