27 Temmuz 2014 Pazar

iyi bayramlar

İyi bayramlar...
Ben bu bayramı severim, adı şeker.
Güzel giyinip çikolata yeme, likör içme, harçlık toplama bayramı bu.
Hayvan kesmezler.
Bol bol el öp.
Ama getirisi var.
Cahit Dayım rüyalarıma giripduru kaç gecedir.
O bayramlarda bizim cüzdanlarımıza kağıt gibi banknotlar yerleştirmesiyle ünlüdür.
Hatta imzalardı, istersen, zira o 20'liği bulamazdın antikacılarda bile...
Bir de benim tek vedalaşamadığım büyüğümdür.
Koştum koştum ama yetişemedim hastanedeki son anına.
Kızının, Aynur Ablamın, oğullarının, acılarını bağıra çağıra ağlaya paylaştık tabii.
Oğlu Ateş Abi'yle Koço'ya gittik, imamla, içtik.
Sonra, beni rahatlatmak için besbelli, rüyalarıma gelir oldu; "Annene iyi bak" dedi ilk.
Şimdi, güzel gülüyor, hiç onu görmediğim gibi...
İyi bir şey olsa gerek.
İyi bayramlar.

24 Temmuz 2014 Perşembe

yalnızım yalnız

40 yıllık kızıyım, yeni yeni alışkanlıklarını fark ediyorum.
Teftiş ediyor mesela... Kalkıyor gecenin bir körü yukarı, benim yattığım yere, üşenmeyip çıkıyor, Ayşe n'apmış, bakıyor, kontrol..
Ya da ben henüz o vakit uyumamışsam, "Of, ayy.." diye diye, ilgi çağırıyor. Mecbur, sen gidip bakıyorsun.
Ben, desen, bildiğin asker, gündüz market-pazar alışveriş, akşam yemek masası, gece tv önünde emeklilere taş çıkartan bir tumba kanepe modeli; hangi tartışma programı var, ekmeleddin ne demiş, Ayşe bunlar kavga ediyor kızım be diziyi aç, filan...
Aaaaay, derdi eski bir arkadaşım böyle durumlarda.
Bünye de diyor. Mide araz veriyor, sırt tutuluyor, uçuk çıkıyor, vs...
Nedir, yaz... Her yaz bu oluyor.
Deniz en sevdiğim şeydir hayatta.
Ama ben kışı özledim bile.

7 Temmuz 2014 Pazartesi

seçim meçim

Serçeler, kumrular tırım tırım çatıya attığım ekmekleri didikler, Zuzu aportta, seyreder -derken, depar aldı, hoop, gitti kuşlar...
Marmaris terastan bildiriyorum. Bizim burada sabahlar böyle geçipduru.
Meno'yu (menekşemiz) sulamaca, kedileri, kuşları doyurmaca, denize kaçmaca (eğer "düzse"), dün akşam n'aptık, feneri nerede söndürdük, üstünden geçmece, varsa hala uyanık, arayıp geyik yapmaca...
Bizim burada kuşlar çok mutlu. İstanbul'un kuşları hüzünlüdür mesela..
Kedi, köpek tayfası desen, herbirinin soranı besleyeni takip edeni var. Pek semirik değillerse de onlar da halinden memnun gözüküyor.
İnsanları... Onların kafa hep yüksek. Yaşlısının da gencinin de.
En kozmik romanlarda bulabileceğin replikler geçiyor bazen aramızda; bakkalla, taksiciyle, eczacıyla vs...
Velhasıl mesuduz. Tuzumuz kuru.
Lakin...
Bir seçim muhabbetidir, gidiyor, arkadaş meclislerinde..
"Kime vericez, o adama oy mu verilir, e vermeyelim de ekmeğine yağ mı sürelim, yok bence ötekine verelim ders olsun ya da hiç vermeyelim" minvalinde...
Şahsen biz boykot kararı aldık. Çünkü bu seçime inanmıyoruz.
Ha, derseniz, "Boykot ettiniz de boyunuz mu uzadı", yok.
Ama biz kısa kalmaya razıyız.
Zira memleketin tümünde kuşlar mutlu olur, kediler tembel tembel esnerse....
Belki o zaman inanırız.

3 Temmuz 2014 Perşembe

yen ay

Yeni ay geldi, hoşgeldi.
Yeni bi sürü bişey; yeni cumhurbaşkanı, yeni laptop, yeni tişört...
Ama olmadı di mi..
Neden?
Çünkü yanında "altına bak" diyen annen yok artık, ondan.
Akşam sofralarında haber seyrederken celallenip "N'apıyor bu adamlar!" diyen baban, dayın, amcan yok. Ondan.
Bozma sevincini.
Madem almışın yeni bir laptop, yeni bir tişört, "benim" de, keyfini sür.
Hani böyle gıcır bisikletin olmuş da mahallede kimsede yokmuş gibi, ya da yeni terminolojiyle playstation bilmemkaç yazılmış sana da kimseye vermezmişsin gibi...
Sarıl.
Çünkü canım, bu amcalar, senin en korkunç filmlerde göremeyeceğin işleri yaptılar.
Diri diri insan yaktılar.
Sen o yüzden, sarıl, bırakma.
Yeni ay güzellikler getirsin sana...