27 Şubat 2018 Salı

geç sevgili


Fırtınalar kavurupduru Marmaris'i ..
Ama sen yoksun.

Annem ta İstanbullarda sağlık mağlık..
E ben yokum.

Kediler birbirini kovalıyor bahçede..
Zuzu sen yoksun aralarında..

Ben nerdeyim?
Amaaaan, bıktım bu Süleyman'ın Anahtarı'ndan, Brown'ın 'Başlangıç'ından..

Bunlarla uyumayı Araf'ta olmayı yeğlerim.

Biz zaten oradayız.
Geçen sevgililer günü vardı ya, ben böyle giyindim kuşandım, kırmızı rujumu da sürdüm, arkadaşımızın çaldığı yere gıttim.
Ben girer girmez çalan parça Zalım, iyi mi; iyi....
Sonra hoca gülleri de serpti sofraya...
Ben bi de sahneye çıktım, ne dedim (demişim) biliyor musun:

'Şu yaşadığımız zamanda, dünyada, memlekette, ne zor zamanlar.. Ne kötü adaletsiz öldürücü zamanlar.. Bari şarkı söyleyelim, sevgili gün olsun...!'







9 Şubat 2018 Cuma

kanlı ay

Noldu; kanlı dolunayımızı gördük mü?
Ben terastan seyrettim.
O esnada bilmediğim bi yerlerde insanlar ölüyordu.
Hala öyle.
Bazıları çok sevinçli; 'Biz de gider canımızı veririz' diyor.
Ötekisi sinirli; ahlaksız diyor, vs..

Beriki ısrarlı; ben gitmem diyor...

Biz bütün bunlardan ırak bir -ya da pek çok- doğumgünü kutladık.
Çok şendik, çok içtik, eğlendik...
Ve fakat..
Toplumdaki ayrışmayı, acayipleşmeyi Marmaris'te bile görebiliyormuşsun.

Kadın erkek ilişkilerinden başladı muhabbet, ying yang'a sardı, feng shui'ye atladı, boncuklardan Dalai Lama'ya kadar gitti...

Velhasıl herkesin kafa, kalp karman çorman..

O zaman soralım sadece Türkiye'de (eğer hala ona da sahipsek), sorulan soruyu:
Ne olacak bu memleketin hali?