31 Temmuz 2015 Cuma

Sus be kadın!

Terasta karşı oteli dikizliyorum; en erken kalkan kadınlar. Belki balkondaki mayolarını toplayıp bir an evvel kahvaltıya inmek istiyor, belki tuvalet sırasında birinç olmak istiyor, belki kocasının horultusundan iflahı kesilmiş şöyle bi balkonda hava almak istiyor..
Neyse ne.. Istisnasını görmedim.
E genelde de öyle diil midir; kadın erken kalkar, çocukları okula, kocasını işe yollar, sonra sıra kendisine gelir.
Geçen günkü manasız Meclis genel kurulunda öyle olmadı.
Adamlar çıktı konuştu, kavga etti, hiçbir sonuca varamadı, standart..
Sonra sevgili başbakan yardımcısı hızını alamamış olmalı ki "Hanfendi sen sus!" diye bağırdı önce kürsüden. Akabinde tuzunu biberini de ekti: "Bir kadın olarak sus!" buyurdu.
Şimdi demek onca kavga yarıştırılırken "bir erkek olarak" bittabii konuşmaya hakkınız var.
Ama hep sizden önce hayata uyanıp sizden fazla çalışan kadınları dinlemeye gerek yok, hatta azarlamak lazım ki yerlerini bilsinler, kahvaltı hazırlamaya gömlek ütülemeye devam etsinler.

24 Temmuz 2015 Cuma

Öteki Marmaris

Şimdi İçmeler'deyim. Marmaris'in en güzel denizi.. Belediye başkanının tasarrufuyla mekanların yanında halk plajı zorunlu oldu.
Bu iyi bişey mi; bittabii ve fakat...
Araya bir ip çekmişler, bu yan biz beri yan onlar. Halk.
Çocuklar sınırı aşmaya çalışıyor, bazen büyükler de, sanki başka bi denizde yüzüyorlar.
En tuhafı benim çocukken oynadığım oyunları oynuyorlar. Bazen bi Rus çocukla bazen İngilizle arkadaş oluveriyorlar.
Ama hep bir "aman çizgiyi geçme amca kızar" durumu..
Velhasıl bir yanda öksüren jetski'ler beri yanda deve güreşleri, karpuzlar..
Öteki Türkiye mi? Öteki Marmaris bile var la. Sen Suriye sınırına da böyle bir ip ger.

21 Temmuz 2015 Salı

suruç

Bi gün yine Urfa'dayız, diyemeyeceğim. Ben hiç gitmedim 'oralara', bilmem tadını toprağını..
Ama geçen gün bikaç akıdeş gitti. Daha beteri yardım götürmeye teşebbüs ettiler. Öldüler.
Şimdi, hani dizileri seyrederken çok hoşunuza gidiyor ya; 'hindi', herkesler teröre lanet okumakla meşgul.
La başka ne okuyacaktın, tövbe, okuyacak suren mi kaldı?
Siz serin gazetelerinizi üzerlerine, belki cover eder..
Siz aldatın onca anneyi 'Artık ağlamayacan' diye..
Siz o aşağıladığınız, zaten terörist saydığınız 'Gezici' çocuklara deyin ki: Buralar heep tertemiz bak, beton, terör merör yok..
Onlar Artvin'e Yeşil Yol İstemiyoruz projelerini, Kobani'yi savunduk inşa edeceğiz'lerini yürütmeye devam edecek!
Amma korkmuşsun be adam!


12 Temmuz 2015 Pazar

hey gidi günler

Çocuklarla bir tatil yaptık. Bana her gün tatil de - Hocam'ın kulakları çınlasın... Tatildoğanlar deyipduru bize..
Naptık, denize girdik, sinemaya gittik, kedi besledik, standart.
Ne özledim ben onlar playstation'larıyla oynarken?
Bahçede lastik atlayaydık ya..

6 Temmuz 2015 Pazartesi

Yola çıktık bi kere

Yoldayım! Fethiye'ye doğru.. Kısa yani. Ama Marmaris'te 10 dakikalık mesafelerde geçiyorsa ömrün uzun geliyor.
Bu kez yeğenlerin tadını çıkarmaya gidiyorum zira hem İstanbul avm karmaşasında kayboluyoruz hem de onlarla deniz bambaşka tadıyor.
Değişik olan, değişik gelen: Zuzum yok. Çocuklar söyledi "Halaa Zuzu'yu da getir!" Fakat namüsait.
Arlem bakar ona, gerçi biraz kırgın, "Zuzu benle telefonda hararetli konuşuyordu şimdi yüz vermiyor" diyordu artık verir herhalde ..
Bu arada Köyceğiz molasında tuvaletçi para istedi sigara verdim eyvallah dedi, seviyorum bu memleketi!

3 Temmuz 2015 Cuma

apartman halleri

Yine bi gece ruh hastası komşumuzu dinliyoruz; kocasına saydırıyor, annesine giydiriyor, yetmez ama kendini kesmekle tehdit ediyor... Ve bütün bunları balkona çıkıp haykırarak yapıyor.
Eskiden acıyorduk, polisi filan arıyorduk ama artık akıllandık: Çatlak kadında.
Neyse uyutmadı yine gece ve sabahında neye uyandık: Üüüüüürüüüüü!
Bunun zavallı kocası kendini hayvanlara verdi. Ama hayvansever mi, değil.
Rottweiler köpeğini sel bastığında ful mesai çamurun içinde bekleten kişi.
Ama çatıda güvercin beslemeler, kafeste tavşan büyütmeler gırla...
Bu arada önüne çıkan dut ağacını kesmesi de cabası..
Şimdi bu adam bi de bec tavuğu (tavuskuşuna benziyor) ve horoz yetiştirmeye soyundu!
Satıyor mu, dövüştürüyor mu, belli değil.
Belki karısına veremediği cevapları onlarda büyütüyor.
Velhasıl ben sonunda kapılarına dayandım.
Dedim, gayet kibar, 'Sizin hayvan yetiştirme potansiyelinizi takdirle izliyorum fakat horozunuz beş dakkada bir öterek beni uyutmuyor. Napcaz?'
Kadın direkt şu cevabı verdi: 'Al vereyim horoz senin olsun kes ye!'