4 Kasım 2016 Cuma

Deliriyoruz

Sabah kalktım, aaa ne güzel güneş müneş, doğumgünüm ertesi güzel bi gün..
Denize mi girsem?
Yook. İzin vermezler.
Nolmuş biz uyurken; Demirtaş, Figen, Sırrı Süreyya 'gözaltına' alınmış!
Şimdi Cumhuriyet'e yaptığınız 'Ben bu manşeti ödetecem sana' operasyonu ayrı...
Diyarbakır'ın seçilmiş -hani millet ön planda ya- belediye başkanını tıktın içeri; o da ayrı...
Aldın kucağına (oturttun mu demeli) bunak Bahçeli'yi, -yazık, başkan yardımcısı filan olacağını düşünüyor- çak bi idam, herkes, senin yüzde bilmemkaçın rahat etsin!
Peki sen bizi ne yapacaksın?
Nerelere şutlayacaksın?
Öyle tek tek gözaltı yetmez.
Zaten halihazırda gözünün altındayız.
Hatta tam dibindeyiz.
Kaşınıyor di mi? Rahat etmeyeceksin.
İstediğini yap kardeşim, hukuk zukuk dinlemiyosun zaten, yürü..
Biz, senin yok saydıkların, korktukların, seni takip etmeyeceğiz.
Belki on yıllar alacak ardından toparlanmak, ama direneceğiz.
Sen diline pelesenk ettin ya, '15 Temmuuuuuz' diye; ha, bu bize de uyanış oldu, iki kardeşin kavgasında insanlar öldü.
Sen bundan böyle 'kardeş kavgası' değil, üzerine çalıştığın etnik, dini, vs ayrımcılık değil; kendine bakacaksın.
Ne kadar zayıfsın aslında, ne kadar mazlum.
Çok mu üzdüler seni? Halıfleksli cezaevinde iki ay geçirdin, çok mu ağladın?
Şiirler yazdın mı, Akif'i geçtin mi?
Yoksa bu memleketten nasıl hesap sorarım, nasıl darmaduman ederim; onu mu tasarladın?
Eh, amacına ulaştın.
Dur artık!