25 Ocak 2013 Cuma

careless

Kendi hali pür melalimize o denli odaklanıyoruz ki bazen, "diğerlerini" unutuyoruz.
Bize benzer, yaşadığımıza, hissettiğimize benzer bir şeylerle gelirlerse şayet, hatırlıyoruz.
Ben acımasız biri değilim. Hatta bazı arkadaşlarım fazla "merhametli" olduğumu söyler.
Ama bu dünyada yaşayacaksak -ki öyle gözüküyor- herkesin birbirine az da olsa "kredi" vermesi taraftarıyım.
Başka takımları tutuyor olabilirsiniz -her anlamda-, başka diyarlardan gelip keşfediyor olabilirsiniz, başka dillerden konuşup hiç anlamıyor olabilirsiniz -ki bu en fenasıdır...
Gelin birlik olalım, vs demiyorum, onu insanoğlunun yapamayacağı yüzyıllardır kanıtlandı, durun bir dinleyin bakalım diyorum yalnız. Kulak verin. El verin, ihtiyacı olana. Öpün, okşayın, isteyeni.
Anlamaya çalışın en azından.
Belki o zaman insan kılıflarımızdan çıkıp gerçek olabiliriz. Aşk gibi, seks gibi...
Bunun böyle didaktik bir yazı olmasını planlamamıştım hiç. Aslında tek derdim iki-üç kedinin hikayesini anlatmaktı... Eh, o da başka yazıya kaldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder