1 Aralık 2012 Cumartesi

beds are burning

İki kişilik yorgan bana fazla geliyor.
Tek kişilik yatakta yatıyorum. Ondan.
Sevmiyorum. Yatakla yorganla battaniyeyle, ne varsa güreşiyorum.
Uyuyamıyorum.
En fenası uyukluyorum, gecenin körü devam.. insomnia...
Rüyalar değişiyor, insanlar değişiyor...
Sadece yorganın boyutu değil bu; çoook anlatasım var, koşasım, kızasım, sevesim var.
Yorgan yoruyor.
Tamam, bi beden büyük. Azaltalım...
Kedimiz var; üstüne çıkmaya uğraşan, kovalamaya çalıştığım.
Aslında en güzelini yapacak: kıvrılıp yatacak.
Biz yapamıyoruz ya, kıskanıyoruz.
Biz; çalışıyoruz, sabah kalkıp bilmemne yapıp akşam eve geliyor ya da gelmiyoruz.
Biz; rüyamızda bile yaptığımız işi görüyoruz.
Biz; belki haftasonları ya da donları, "uğruyoruz" , bizi büyütenlere...
Biz: sevmiyoruz, sevişmiyoruz.
Eeeh, ne halta yaradık biz?
Yorgan tatlı, içi sıcak.
Ama acıtıyor.
İki kişilik.
Zira.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder