12 Mart 2013 Salı

tanrı istemezse

O yaz "barışmak" için Olimpos'a gittiler. Evliliklerine son bir şans vermek için. Tek beraber iyi yapabildikleri şey yolculuk etmekti çünkü. Ve yaz.
Güzel bir pansiyon buldular, dalgalara nazır güneşlendiler, kitaplarını okudular, klimalı cibinlikli odalarında seviştiler. 
Yazlıkçılarla tanıştılar, pansiyon sahibiyle ahbap oldular, çaylar içtiler sağanak yağmurunda Olimpos'un çardaklarında.
Sonra bir gece, her şey iyi giderken, tam "kurtarılacak" gibiyken, bir tanesi şöyle yumurtlayıverdi: "Benim bir gün bir çocuğum olacak ama senden değil."
Alsan alınmaz satsan satılmaz.. Hoppaa.. Tılsım mılsım artık hak getire. Yitti Olimpos, dalgalar, dağlar, kumsal...
İkisi de anladı bunu.
Bir tanesi sarhoş olup odadaki cam masayı yerle bir etmeyi tercih etti, öteki bartender'la dalgalara karşı sevişmeyi.
Bir tanesi kanlı, kırık sızmayı seçti; öteki boynundaki boncukları tuvalete atıp sifonu çekmeyi.
Bir aşk hikayesi daha neticelendi Olimpos'ta. Tanrıların mekanında.
Yeniden başlamaya yüz tutmuşken üstelik..

2 yorum: