14 Mart 2013 Perşembe

harap oldu yine biçare gönül

Bugün evde temizlik yaptım.
Ben mi evi temizledim ev mi beni; bilmem, ama iyi geldi.
Takipçiler hatırlayacaktır; babamın meşhur kütüphanesini de "temizleyecektim."
Çöpe atacaktım, demek daha doğru. Kimin eski kanunlara, hukuk kitaplarına ihtiyacı var?
Gel gör ki bir giriştim, pir... Yok. Afalladım.
Sadece eski hukuk kitapları değildi çünkü söz konusu olan.
Bir dosyaya denk geldim mesela. Bildiğin iğrenç turuncumsu icra dosyası kılıklı bişey.
Baktım içine; benim hazırlıkta yanımda dolaştırdığım dosyanın içeriği elimde! Kedi-köpek resimleri, Sabonisler, Simon'lar, vs...
Sonradan hatırladım; eski evin bodrumunu su basmıştı, benim tüm külliyat yok olmuştu. Sanmıştım ben. Babam kurtarmış birkaç parçayı. Almış saklamış, dosyalamış.
Kendi fransızca notları çıktı sonra "dehlizden", abimin maç skoru tuttuğu defterler...
Ama en vurucusu anneme ait olanlardı tabii.
Şiirler...
Faruk Nafiz'li, Orhan Seyfi'li, Yahya Kemal'li...
Bazen kendi yazdığı -muhtemelen- ve belki Cahit Dayımın iştirak ettiği... (Defteri o hediye etmiş çünkü, 1954 aralık doğumgünü tarihli. Annem 18 yaşında!)
Şimdi kim neyi temizliyor hocam?

Sizi annemin bir şiiriyle bırakayım bari:
"Bıktım artık bu yollarda
Bu başı boş yürümeden
Ve ömrümü bir yük gibi
Peşim sıra sürümeden
Ne ışık kaldı ne de bir emel
Her arzumu boğdu bir el
Derim başa gelse ecel
Ah!.. O bile gelmez neden.."



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder