20 Kasım 2013 Çarşamba

mücerret

Kendimle konuşma periyodunu çoktan geçtim de, hayvanlarla konuşmayı, yıldızlarla, hatta eşyalarla; kitaplarla konuşmaya başladım.
Eyvah, bana deli diyecekler, desinler..
Duman'la Hıncal gastede cümlenin sonunda iki nokta bıraktığı zaman kızardım. Düzeltmeye çalışırdım salak gibi. İyiymiş halbuki..
Neyse; okuduğum son kitap bana bir daha kitap okumamak gerektiğini -ki zaten böyle bir şey umuyordum- öğretti. Kendisini de bisikletim Merlin'le dolaşırken Erzurumlu bir emekli öğretmene hediye ettim; istedi çünkü. İyi de oldu.
İsmi Ruhi Mücerret. Yazarı da Murat Menteş.
Dün akşam Okan'ı seyrederken bir kez daha hak verdim kendime; o kızlar kitabı nasıl okuduklarını anlatırken, tamam, dedim, bir daha okumak yok.
Nokta.
Benim yatakodamda komacan bir kütüphane var. Abimin eşi "Nasıl uyuyorsun bu odada" der.
Ben orada yatınca sular seller gibi uyurum. En güzel rüyaları o odada görürüm.
Binbir renkli masallar var çünkü, Foucault'su, Dan Brown'ı, Orhan Pamuk'u, Tanpınar'ı var çünkü..
Ben bir daha kitap okumayacağım.
Uyuyamıyorum da zaten.

1 yorum:

  1. “Rüyalarımız sadece ‘bizim rüyalarımız’ olarak birbirleriyle ilişkili değildir; aksine devamlı ve aralıksız bir bütün oluştururlar ve Kafka’nın bütün hikâyelerinin ‘aynı yerde’ geçmesi gibi bütünsel bir dünyaya aittirler. Ama rüyalar kendi aralarında ne kadar bağlantılı olursa veya kendilerini ne kadar tekrar ederse, bizim onları gerçeklikten ayırt edememe tehlikemiz de o kadar büyük olur”. Adorno

    YanıtlaSil