29 Eylül 2013 Pazar

olur dayı

08:45 annemin çalarsaati çalıyor.
Kalkmak gereksiz, ama olsun, kalkalım.
Zuzu gerindi, ben ilacımı içip (mide), aşağı indim, annem biberlerini fırına vermiş bile..
Çayı ikiledik, peynirleri doğradık, domatesi, zeytini.. Yumurtaları kayısı kıvamında haşladık.
Şahane kahvaltı derken, olur işte öyle, öyle olur zaten: Biri ölür.
Sen yemeğini yerken, otobüsten inerken, aynaya bakarken, otururken, sebepsiz...
Ölür biri.
Saat artık ilerlemez, Zuzu sana öylece bakakalır, yumurtalar keza; durur her şey.
Zamanın sana ait olduğu tek andır belki o. İstediğin gibi yönetebilirsin. Şımarıklık yapabilirsin. Çalabilirsin. Yatıp uyuyabilirsin. Kimse garipsemez.
Çünkü biri öldü.
İnsan hayatı mide ilaçlarından, yetişilmesi gereken otobüslerden ibaret değil elbet; ama ne zaman farkına varırız bunun?
Tuncel Kurtiz, kahvaltı masasında öldü. Sabah yürüyüşünü yaptıktan sonra.
Kalbi yetişmedi.
Domatesler sofradaydı, peynirler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder