28 Ağustos 2013 Çarşamba

zihin bulanması

Sinan Hoca için alternatif yazı:

Lise arkadaşımla oturuyordum standart Marmaris'imin beach'imde. Aradı.
"Hayatım?" Eee? "Ben Marmaris'e gelicem, seni de alayım, Datça'ya gidelim."
E, olur. Teklif Murat'tan geliyorsa, her zaman, olur.
Geldi, buluştuk, Datça yolu boyu biralarımızı içtik, bahsettiği "Zeytin Mekanı"na ulaştık. Virajlı dolambaçlı yollardan.. Meğer ben özlemişim o virajları..
Girdik rengarenk çiçeklerin içinden, güzel insanlarla tanıştık, kendimize taştan bir oda beğendik.
İlk havuzu keşfetmemiz önerildi, ama mekan öyle ki, çıplak ayakla yürürken yolda, hop, kendini kanepenin tekinde kitap okurken bulabilirsin ya da arıları kovalarken zeytin ağaçlarının altında..
Neyse, biz o ilk akşamı, Gülay Abla'mızın barbunyası, köftesi, rakısıyla geçirmeyi tercih ettik. Ben tabii, rakıları üçlerken, Murat üçüncü uykusundaydı.
Sonra uyandı: "Haydi, gel, gezelim." O da olur.
Datça'nın içine indik. Benim kafa zaten hali hazırda bir dünya, onunki de mahmur...
Çöreklendik yol üstünde adını "Kekik" diye sevdiğimiz bir meyhaneye. Sahipleriyle ahbap olduk. Bize "Jazz Bar" diye adres gösterdiler, üşenmedik, oraya da gittik.
Şahane manzara. Datça marina altında, kırmızı dolunay, yanında...
Murat Jack'leri söylemeye başladı, tamam, dedim, budur...

5 yorum:

  1. yine olmadı di mi.. benden yazar olmaz

    YanıtlaSil
  2. şahane... ritimli, sahici... komik, iyi komik... iyi ki vır-vır etmişim...

    YanıtlaSil
  3. sen bana o 'zeytin çiftliği'nden mesaj attın galiba. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kekik'ten attım, Datça'dan evet. Bi Van kedisi de balıklardan nasiplendi üstelik.. Dolunayı çekmeye çalıştık ama kıpkırmızı manasız bi karaltı çıktı, koyamadım velhasıl

      Sil