28 Mart 2014 Cuma

ferah feza

İnsanın içinde yaşadığı toplum, kendisine de sirayet eder. Ya huzurludur ya kavgalı, ya sorunludur, öfkeli ya da barışık.
Şu son günlerde yaşadıklarımız herhalde hiçbirimize fazla seçenek bırakmıyor.
Tamam, seçim tansiyonu diyelim, 12 yıldır iktidarda olan bir partinin, özellikle Gezi olaylarından beri bunca "öfke" toplamış olduğunu bir kenara koyalım, ama hiçbir seçim, genel seçim bile, böyle ateşli geçmedi.
Bunda kuşkusuz twitter, youtube kapatmaların, ölen çocukların, polisin şiddetinin, yargının çaresizliğinin de payı var.
Ama ben bir kez daha İstanbul'dan taşınmakla, yazıişleri gazeteciliğini bırakmakla ve bunu yapabilmekle ne kadar şanslı olduğumu anladım.
Zira burası, Marmaris, ferah feza... En sinirinizi bozan şey seçim minibüslerinin gürültü kirliliği, bundan ibaret.
Oysa eskiden olsa, "gastede" onu mu koysak bunu mu koysak, onu acaba nasıl evirip çevirip de yayın yasağından kurtarsak, buna ne kadar yer versek, nasıl görsek; diye saçma sapan düşünüp kendimi ve etrafımdakileri yoracaktım, üstüne bir de kabuslar görecektim bol tayyipli, hakan fidanlı, vs...
Şimdi "gasteci" arkadaşım Nagehan diyor ki, misal, "Siz vatan hainisiniz."
Destur... En yakın komşuna "fake" savaş açmayı dört üst düzey görevli tartışırken bu hainlik olmuyor, bunu yayınlamak, üzerine konuşmak, yazmak oluyor?
"Gastecilik" çok tehlikeli bir iştir. Muhabirlerin yaptığı işten bahsetmiyorum, o ayrı; asıl onların getirdiklerini her gün bir masada değerlendirip nasıl yorumlanacağını, nasıl yansıtacağını bilmek, buna karar vermektir tehlikeli ve zor olan.
Ben şimdi, açabildiğim twitter'ımla, girebildiğim sitelerle, okuyabildiğim gazetelerle "dışarıdan" bakıyorum artık.
Ve yorumu içinde olmayıp da benim gibi "ferah feza" dışarıdan bakanlara bırakıyorum. Belli ki içeriden çok "net" gözükmüyor...

4 yorum:

  1. Şahane yazı Ayşecim...

    YanıtlaSil
  2. Dışındasın, ama içindesin. Bu topraklara doğduğumuz, bu memlekette yaşadığımız, bu kültürde yoğrulduğumuz sürece hep içindeyiz. Dışarıda olsak bile içindeyiz. Bunu en iyi yurtdışında yaşayınca anladım. Ha, tabii artık senin İstanbul'da olmamanın getirdiği lüksü anlayabiliyorum, mesleği geride bırakmış olmanın huzurunu da kavrayabiliyorum, hak veriyorum. Yine de ve yine de Ayşe..Eline sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkürler Neslicim... benim "dışarıdan bakıyorum artık" demem daha çok yok hükümetle, yok cemaatle, muhalefetle işim olmadığını anlatmaktan ibaretti. işim olmaktan kastım da mesleki deformasyon; bilmek, okumak, görüş almak ve yazmak zorunda olmak... yoksa tabii, en başta dediğim gibi, "ülkenin modu" sana elbet sirayet eder, içindesin velhasıl, içindeyiz..

      Sil