Ben dayak yedim. Hem de en sevdiğim insandan. Aşık olduğum adamdan.
Bir haftadır evden çıkmıyorum. Yüzüm mor. Ev kanlı. Camlar kırık. Her şey kırık.
Ben dayak yedim. Savaştım. Kilitlemeye çalıştım, direndim. Yok olmadı. En sevdiğim adam. Takır takır dövdü beni.
Bir yandan söyleniyordu -aslında bu kısmı komik- "Ben seni sevemez miyim" diye..
Şimdi başım zonkluyor. Kulaklarım uğulduyor. Doktora gittim mi; hayır. Polise gittim mi; hayır.
Yattım uyudum öyle. Ağladım.
Sabahları evde başka birinin daha olduğu zannıyla uyanıyorum. Uyuyamıyorum doğru dürüst zaten.
Aynaya bakamıyorum. Aynı kıyafetlerle dolaşıyorum kaç gündür. Ve en kötüsü bunu seviyorum..
"Kahpesin sen" diye bağırıyordu bana tokatları sallarken.
Aynı odada şimdi "Keşke bunu silah olarak kullansaydım" diye düşündüğüm eski şeyleri fark ediyorum.
Ben dayak yedim. Sabah evi temizledim. Camları süpürdüm, canlar kaldı... Kimseye söyleyemedim. Utandım. Kanıt kalmasın istedim.
Sadece unutmak istiyorum.
Bulutların üstünde yürürken nasıl bir sevgi bu hale gelir, sen yukarı çekmek isterken, nasıl bir insan yerlerde bu kadar sürünmeye, küçülmeye hazırdır? Aşk mı bunun adı, ya da ney,hangi kitapta yazar böylesine onursuzca, omurgasızca gitmek!..
YanıtlaSil