Hastayız.
Kıştan çıktık bahara girdik, hapşurup duruyoruz, mikropları atmak için içimizden.
"Hakikat" istiyoruz, "yüzleşmek" istiyoruz; istiyor muyuz?
Valla ben dün gece kendimle epey bir yüzleştim.. Lisede okurken bile gitmediğim kadar leş bir mekana gittim, olaylar bunu hazırladı dahlim yok, ve tabii standart "arazi"ye bağladım.
Seviyorum kendimi.
Böyle ortam gerdiği, alkol de fazla geldiği zaman kimseye çaktırmadan, hop, uçuveririm ben. Ve evimin yolunu daima bulurum. (Tahtaya knock knock..)
Neyse, yolda bir evsiz'le karşılaştım. İşi de yok parası da, en rahat. Benim beslediğim kedileri beslemeye çalışıyordu bir de. Bende zaten köpek kokusu, leş mekandan mütevellit, kediler bana gelmedi de ona gitti. Bilirler, hep.
"Napıyosun usta" dedim, "Dikkat et, musallat olur bunlar.."
"Hüzünlüyüm" dedi.
"Neden"dedim nedense..
"Bunlar kuru mamaya alışmış benim verdiğim ekmeği yemiyorlar artık" dedi.
"Biliyorum," dedim, ben de suçluyum, "Senin karnın tok mu, gel yukarıda poğaça var" dedim..
"Yok" dedi. "Ben doydum. Ama sen niye benim gibi hüzünlüsün?"
Hoppaaaa... Anlatamadım tabii; içimin ne kadar şiştiğini, muhabbetlerden sıkıldığımı, belki özlediğimi..
Ama o anladı. Öyle olur.
Dedi ki: "Kızım sen bunları beslemeye devam et, kendine de dikkat et, onlar seni korur."
Tamam usta, eyvallah derken, son cümleyi patlattı: "Yaz geldi zaten."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder