Şimdi Yalancı Boğaz'da olmak vardı anasını satayım...
Terastan güneşin doğuşunu izliyorum, tam karşımda, Yalancı'da, kıpkırmızı, denizin üzerinden yükselmekte.
Yatlar süzülüyor, benim gibi manzara keyfi sürmek isteyenler Zodiac'larla geçiyor. Uzunyalı'nın şezlonglarında hali hazırda "donmakta" olan akşamdan kalma sevişgenleri İçmeler motoru topluyor...
Bana Yalancı'dan güneşin doğuşunu Wes göstermişti ilk, 20 yıl önce filan.. Mojo'lu, (eski) Davy Jones'lu, Green House'lu gecelerin birinin sonunda, atlayıp VW minibüsüne, "aslında olmayan" boğazın yolunu tutmuştuk.
"What is this-we can't stop touching each other?"..
Orada sevgili olduk biz.
Orada ben "kadın" oldum hatta..
Sonra İstanbul'dan ona "Stealing Beauty" mesajlı kartlar yolladım.
Yalancı Boğaz'a neden "yalancı" derler bilir misiniz: aslında Ege'yle Akdeniz'i ayırır, ama tam bir boğaz değildir o; kendiliğinden birleştirmiştir yarımadaları birbirine, zaman içinde..
İnsan yapımı da değildir, doğaldır.
Ama işte, Marmaris'te göremeyeceğiniz güneş doğuşunu Yalancı'da görürsünüz.
PS: Benim terastan çekseydim yine güneş enerjileri, antenler öne çıkacaktı, temsili resme buyrun...
Blogspot'ta bir 'like' butonu olmasını talep ediyorum mirim. İnsanın her zaman diyecek iki kelamı olmuyor, ama beğeniveriyor yazdıklarını işte. N'apıcaz? :)
YanıtlaSilben de "severim seni" butonuna şeettim... :)
Sil