Öyle valla ülkemde...
Ben kendimden biliyorum; müstakbel damatla annemlerin evine gittiğimizde banyoya girdim ve gördüm aynı havluları, duş aparatlarını vs...
Kapıyı açıp koşarak nasıl sarıldığımı ben bilirim; "Sen hala buradasın di mi" diye...
Biz öyle yetiştirildik: Evlenmeden evden çıkılmaz.
Şimdi benim bir temizlikçi hatun var misal, pek mutsuz... Kocası içip yiyor anladığım kadarıyla, bir de kayınbiraderiyle yaşıyor. Anneme de geçenlerde çıtlatmış, aslında imam nikahlıymış.
Görsen, bir içim su, genç kadın, ama ayrılıyor mu "sözümona" kocasından?
Çünkü nereye gideceğini bilmiyor.
Anne babasının yanına dönmek istemiyor.
Çünkü o daha beter, esaret.
En azından orası kendi evi, kocası, benimsiyor, yutuyor, oturuyor, uyumuyor, ağlıyor...
Ben boşandığım zaman kendimi ne kadar "boşa" aldığımı anladım.
Dayamışım sırtı küreğe, ooh, sanıyorum ki her şey güzel olacak.
Faturalardan filan bahsetmiyorum.
Psikolojik bir "dayanma" şekli bu.
"N'olursa olsun, o yanımda ya," şekli.
Eh yanında artık olmayınca mecburen dikiliyorsun.
Ve işte o zaman, gerçekten özgür oluyorsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder