Bugün sevgili arkadaşım Kıvılcım'la yemin etmeye gittik.
Neye?
Ben 'namusum ve şerefim üzerine' doğru düzgün tercüme yapacağıma, Kıvılcım da sıkılmadan adliyede durmaya...
Çünkü adliyede beklemek sabır ister. Hakim seni istediği zaman kabul eder, mübaşir sana en nefret ettiği çocukluk arkadaşınmış gibi bağırır..
Ama ben böyle bir şey görmedim.
Biz birkaç 100 kişi, yazıyla yüzlerce kişi, bugün Muğla Adliyesi'nde resmen süründük!
Hikaye şu: bilirkişi yemini edeceğiz, talebimizin kabul olduğuna dair bile internet sitesinde açıklama yapılmazken; biz kalktık, yüzlerce mühendis, mimar, bilgisayar uzmanı, ziraatçi, haritacı, doktor, avukat, mütercim vs adliyede yerimizi aldık.. (Zaten danışmadaki adamın müstehzi bakışıyla 'Ha buyrun arkaya alalım sizi' demesinden belliydi..)
Bekle bekle, neyse, biz 'civil' bir şekilde içeri alınıp yemin etmeyi beklerken..
'Mübaşir' gardiyan çıktı ve tek tek ismimizi bağırmaya başladı.
Sanırsın 'Shawshank Redemption'dayız, hücrelerimize çağrılıyoruz!
Ne soyadı sırası var ne bir şey, öyle adamın dibinde 'Allahım benim ismimi söylesin' diye bekliyoruz.
Sonra birimizin aklına geldi, internete bakmak; 'Sayın Muğla Adliyesi'nin daha o sabah yayınlamaya 'gerek gördüğü' sıra listesine...
Kıvılcım'la yıkıldık tabii; onca saat ayakta beklediğine mi yanarsın, kendini salak gibi hissettiğine mi..
Arada isim okunacak diye ne bir şey yiyebildik ne içebildik, tuvalete gitmedik.
1991 Hukuk girişliyim. Biz 'Yaz kızım' denilen kuşağın çocukları, öğrencileriyiz. Bizim staj yaptığımız duruşma salonlarında bilgisayarlar filan yoktu; ne davacı görebilirdi ne davalı hakimin birebir dediklerini..
Ama avukat yeminini gayet güzel hep birlikte Baro'da yaptığımızı hatırlıyorum.
Yıl 2015. Muğla Adliyesi'nin Ağır Ceza bekleme salonunda eşek kadar bir LCD ekran var.
Çok mu zordu bilirkişilik için gelen onca üniversite mezununu, meslek sahibini sırayla içeri almak?
Sağlık Ocağı'nda bile ne zaman hangi doktorun sizi kabul edeceğini biliyorsunuz.
Adliye, zor tabii :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder