Geçen hafta bir iki günlüğüne Datça'ya gittim. Döndüğümde Zuzu paspasta bağırarak beni bekliyordu.
Ev arkadaşım benim o. Marmaris'e taşındığımdan beri, yarenim.
Annem gelir, abim gider, arkadaşlar gelir kalır, sevgililer geçer...
Zuzu seyreder. Beni.
Dün Aylinim ev arkadaşını kaybetti. Siyah beyaz, smokinli bir kediydi onunkisi. Bir kez tanışma şerefine nail oldum; bir hayat boyu yetecek yaramaz kedi gördüm zannediyordum. Ama Gazoz'un, Aylin'in özene bezene kurduğu TV setinin kablolarını nasıl yediğine tanık olunca bu fikirden vazgeçtim.
Güzeller güzeli bir şeydi bu Gazoz, o yüzden kimse ses çıkarmıyordu muzipliklerine. Aylin bir su tabancasını korku unsuru olarak kullanmayı bile denedi ama nafile...
"Şimdi ev bomboş" diyor, Aylin. Bir kedi sahipleneceğini, hem de sokaktan, en son düşüneceğim insanlardan biriydi Aylin.
Dahası, en fenası, çok az zaman önce babasını kaybetti Aylin.
Gazoz için "O Kürt kızı," dermiş babası, "ona iyi bak, sakın bırakma, o da sana bakacak."
Galiba Gazoz, İbrahim Amca'ya bakmayı tercih etti.
Zuzu'nun babası Maviş'in de arası benim babamla pek iyiydi. Onlar da peşpeşe gittiler.
Sonra, babam öldükten sonra Zuzu doğdu. Kimseye söylemeyin ama bazen onun bakışlarından feci huylanıyorum, babam zannediyorum.
Şimdi ev boş Aylinim, ama dolacak. Merak etme sen.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder