Her güne böyle uyanıyoruz değil mi? Nerede olursak olalım.
Dün gece Escape dönüşü iki çocukla tanıştım. İki birader.
Biri ötekini "Niye getirdin bizi buralara" diye suçluyor, beriki "Sayemde iş buldun lan" kıvamında..
Biri ötekini "Niye getirdin bizi buralara" diye suçluyor, beriki "Sayemde iş buldun lan" kıvamında..
İkisi de bana eşlik etti, Merlin'e bindi bi tanesi (bisikletim), sigara içtik, hatta laflarken başka tanışlarla karşılaştık..
"Ayşe Abla, sen çok iyi bi insansın, İstanbullu olamazsın" dedi biri.
"İstanbullu" demek, o denli "küfür" olmuş bir nevi.
Nasıl, "Diyarbakır" diyorsak, Doğu'yu tarif için. Yarışma programlarında "gitmek isteyip de bir türlü gidemediğiniz şehrimiz" gibi sorular soruluyorsa..
Bayrak, es kaza, indirilse, o zaman hatırlıyoruz demek Diyarbakır'ın nerede olduğunu.
Diyorum ya; keşke hep deniz olsa, mavi olsa...
Kahverengi olduğu yerde hayat durmasa.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder