Bu gece rüyama girdin. İnşaat.. Pansiyon.. Doktorun evi.. Neyin peşindesin yine Alaca?
Marmaris hep böyle değildi, oteller, moteller.. Sahilin arkasında dizi dizi bitişik 'deprem evleri' dedikleri (Fethiye depreminden sonra yapılmış) pansiyonlar vardı. Bahçelerinde çiçekler, arkada mısır tarlası, tulumba, güneş ısıtmalı tenekeden duş (dedemin icadı), evet bir tanesi de bizimdi: Poyraz pansiyon.
Pansiyonun sahibi biz değildik aslında, bir kediydi: Alaca. İstediği zaman girer çıkar, istediği odada yatar, saksıların içinde uyur -babaannemi sinir eder- ağaçlarda kuş bekler, mutfakta ciğerini bekler.. Asmalardan tırmanıp Tiru'yla (abim) beni uyandırırdı. Kucak kedisi değil, bildiğin Şero modeli, bıçkın dev bir kedi. Calico, yani kedisevenler bilir, genetik disorder bol renkli, beyaz karınlı, yeşil gözlü, dünya güzeli. Calicolar genelde dişi olur ama bu erkekti. Hem de ne yaman erkek; mahallenin efendisi, bazı geceler gelir kaşı kulağı yırtılmış, biz Tiru'yla tedavi ederiz. Bir tek bize kendini sevdirirdi, ha bir de dedeme, dedem cebindeki tarakla onun tüylerini bile tarardı.
Ben her yaz mutlu mesut Alacama kavuşma hayaliyle yeşil Reno arabamızla Marmaris'in yolunu tutmayı beklerken o korkunç karar alındı: Pansiyon yıkılacak yerine otel yapılacaktı. Alaca inşaatta yattı aylarca, ben babamla tam karşısında başka bir evde onu izledim, besledim, kucağımda uyuttum. Bir gece kaldırımda oturuyoruz, annem geldi, 'Kızım napıyorsun hadi gel yat artık.' Yok, o kadar güzel uyuyor ki rahatsız etmek olmaz, bacaklarım uyuşmuş bir halde saatlerce sokağımızda oturduk Alaca'yla. Meğer o bir vedaymış...
Sonra otel bitti, dedem öldü, ben Alaca'yı aradım bütün mahallede, çağırdım, ağaç tepelerine baktım, bahçelere, bakkala kasaba sordum, 'Merak etme Ayşe buralarda, biz besliyoruz onu' dediler. Ama artık onun bir evi yoktu. Sonunda bir ağacın tepesinde buldum onu, 'Gel Alacam gel' dedim, ağaçtan indi, bacaklarıma süründü, geleneksel seremonisini yaptı, sonra bir bakış attı ve arkasına bakmadan kaçtı gitti. Ben o bakışı hiç unutmadım, unutmam. Benim evimi yıktınız, terk ettin beni bakışıydı o. O da beni terk etti, günlerce aradım sonra, bulamadım.
Hala o mahalleden geçerken etrafıma bakınırım, aynı renkte kediler görürüm bazen, hah Alaca'nın torunu derim, sevmeye yeltenirim, sevdirmez.
Bu gece rüyama girdin Alaca. Ne demek istedin?